Pazar, Ocak 04, 2015

''Hobbit: Beş Ordunun Savaşı'' ve Dayaklık Adam Peter Jackson'a Dair


Şimdi efendim kaç günlerdir (bilmiyorum film vizyona gireli kaç gün oldu tam) etrafta vızırdamalar, huzursuzlanmalar, gıybetler, dedikodular, inkârlar, ilk 3 filmde biz de katılıyorduk ama sonrasında işler değişticiler falan derken bir dalgalanma oldu, sizler de fark etmişsinizdir.

Peki neydi bu dalgalanmanın sebebi?

Dev yönetmen paşazâde Peter Jackson efendinin Hobbit üçlemesinin?! (küfür yazardım da yazmayacağım) son filmi olan Beş Ordunun Savaşı adlı "muazzam" eserinin vizyona girmesi ve filmin toplum üzerinde yarattığı bir takım endişeli liberal tepkiler...

Ben de dedim haydi paraya kıyayım gideyim bakalım millet nelere ağlanıp sızlanmış kendi gözlerimle göreyim. IMAX dediler 3D dediler falan neyse asgari ücrete yakın bir meblağ tutarında olan biletleri aldık ve filme gittik Merve Hanımcığım ve Ayşe Hanım'la.

Arada filmdeki sahnelere dair yer yer eşimin (ov çok havalı eşim demek) ve baldızımın sorularına maruz kaldım ancak film,Peter Bey'in her zamanki dehasına o kadar baş vurarak çekilmiş ki Tolkien hayranı bir insan olarak soruların pek çoğunu tam olarak yanıtlayamadım bile...


Neyse şimdi gelelim toplumun tepkilerine; insanlar bu filmi beğenmediklerini, çok saçma bulduklarını, filmin "gerçeği" yansıtmadığını, kimi sahnelerin çok abartıldığını, kimi sahnelerin de eksik ya da yanlış olduğunu, bazı karakterlerin filmde hiç olmaması gerektiğini, bazılarının yanlış yansıtıldığını anlatıp duruyorlardı. Sonra ben de sinirlenince sinirleniyor oluyorum! Arkadaş Peter Jackson denilen bu Yeni Zelanda Kültür Bakanı kılıklı adamın hangi yaptığı iş Tolkien'in yapıtlarına layık olabildi de bu olsun ki?

Eminim ki bir kitabı sinemaya aktarmak çok zordur, bunun sinema tarihindeki başarılı örnekleri de muhtemelen çok azdır ama yapamayacağın işe de girişmeyeceksin. Ergenlerin önüne zaten bir balrog, bir ejderha, iki kılıç, üç ork koy, hepsi her halta tav. "Moria, Mordor, Gondor, Hobbitköy, Lórien gibi mekan tasarımları çok güzel amaaaa!" diyenlere de diyecek bir çift lafım var: Çok afedersiniz de Tolkien amcanız o saçları ağartırken yüzlerce sayfada tasfir etmiş zaten her detayı, mekanı, karakteri... Filmi sen de çeksen ben de çeksek (gerizekâlı olmadığımızı var sayıyorum) o tariflerle o mekanları canlandıramamak ayıp olurdu. Ben filmden yıllar önce kitapları okuduğumda da gözümün önüne aynı şekilde gelmişti tüm mekanlar, bugüne kadar konu üzerine yapılmış (bir kısmı Tolkien'in bizzat kendine ait) çizimleri, taslakları, haritaları saymıyorum bile...

Merak ettiğim, sinirlendiğim ve laflar hazırladığım diğer mevzular ise şunlar: Daha Yüzüklerin Efendisi'nin ilk filminde Tom Bombadil'i göremeyince kıyameti koparsaydınız madem? (Neyse ki ona bulaşmaya kalkmamış Peter Bey, eminim orman kaçkını gibi canlandırmayı tercih ettiği Radagast'tan sonra onu da berbat ederdi!) Ya da efendim Ayrıkvadi girişinde Frodo'yu kurtarmaya gelen Arwen'i görünce, "Hacı amca ayıp olmuyor mu, Glorfindel abimiz dururken Arwen abla daha dünkü çocuk..." deseydiniz! Miğfer Dibi Savaşı'nda Legolas kardeşimiz elalemin miğferiyle sörf yaparken "Vay babanın gözü!" deseydiniz ama şaşırtıcı şekilde bir elfin kolayca yapabileceği yıkılan köprü taşlarını adımlayıp aşağı düşmemeyi başardığında şaşırmasaydınız, gülmseydiniz!

Neymiş efendim Legolas o filmde olmamalıymış, bu lafı söylemek için biraz geç değil mi sizce de? Yok efendim "Legolas'ın yanındaki elf ablamız da kimmiş?", "O neden sevimli cüce dosta aşıkmış?" bilmem ne... Yahu siz bunları zaten hep en baştan kabul ettiniz bu vizyonsuz aksiyon/aşk filmi yönetmenin filmlerine giderek ve onun hikaye örgüsüne hadsizce müdahale edişine göz yumarak, şimdi ne oldu da ters düştünüz Peter Bey'le?

Neymiş toprak delenlermiş, müstahak size o toprak delenler, müstahak size o herkesin önce birbirine sonra bahçıvana daldığı anlamsız savaş sahnesi, müstahak size Sauron ve Yüzük Tayfları ile Ariflerin savaşının o olabilecek en kötü canlandırma sahnesi! Ne oldu? Hani ejderha çok güzeldi, hani balrog muhteşemdi, hani Thorin çok yakışıklıydı!


Neyse ben size daha da bir şey demiyorum da 3 filme sığdırılamayacak bir efsanenin (Yüzüklerin Efendisi) ve üç filme sündürülemeyecek bir öykünün (Hobbit) kuyruğuna kadar yüzüp de suyu geçince sandalcıya artizlik yapmayın bir zahmet. Siz o sandalcının üzerinde Hollywood yazan tişörtüne, anlattığı savaş ve aşk hikâyelerine, sandalla "daha güzel" ilerlemeniz için akıntıya yaptığı o "ufak" müdahalelere vurulmuştunuz zaten evvelden...

Ben her filmi izlediğimde beynimi temizlemek için tüm Tolkien külliyatını başından sonuna okuyorum bir tur, sizlere de tavsiyem budur, pek çok muhteşem duygu yaşama şansınız da olur bu sayede hem.

Şu an tek korkum Silmarillion'un falan bir kısmını ya da tamamını da ele alıp elinde sıkıp patlatacak piyasa normlarına göre "başarılı" kabul edilen ve cesurlaşmış Peter! Dua ediyorum olmasın. İlk filmden, ilk fragmandan sonra da demiştim, hâlâ diyorum, gitmeyin kardeş.

Son bir not: Empati yaparak söylemeye çalışıyorum, kitapları okumayan birinin bu enteresan kurgulu filmleri anlama ihtimali yok. İyiler kazanıyor evet. (Kaçın ahmaklar! *)

* Fly you fools!
** 2015'in ilk yazısı da atarlı giderli geldi ama artık ne yapalım, kısmette bu varmış.
*** Sağda o ağaç boşa durmuyor, Mavi Büyücüleri boş yere aramıyorum efendiler!
**** Bana da sinema yazısı yazdırdınız ya ayrıca bravo size tüm dünya!

Hiç yorum yok: