Geçen gün birisine de bahsettim kimdi hatırlamıyordum ama ilk
doksanlı yıllarda da çocuk doğuyormuş fikrini kabullendiğim günü daha dün gibi hatırlarım.
Çiçekli bahçemizin yollarında koşar gibi hatırlarım. Düşünün ben doksandan sonra insan doğmaz diye düşünürken, o yıllarda doğan insanlar da biz de büyümüşüz de karşılıklı muhabbet ediyoruz. Lisede okuyor konuştuğum insan, ama
çocuk lisesli değil de
genç liseli olmuş az çok. Kaçlısın sen diyorum bir an, o da diyor doksanlıyım -
ki bunun doksan bir, doksan ikisini de gördüm, yaşadım sonradan- ben de içimden ya da dışımdan
hımmm ben en son 89'da doğar insan sonra doğmaz sanıyordum diye geçiriyorum. Hayır mantıklı düşününce insan gayet de diyor yahu benden 5 yıl sonra da 10 yıl sonra da 20 yıl sonra da insan doğdu, doğar ama bir an boş bulununca doğmaz da diyor insan. Neticede beynim hâlâ ufak çoğu zaman. Bugün az çok bavul hazırlamaya giriştim, kotlar, tişörtler, kazaklar ve hırkalar derken doldu sayılır bavul. Ben zaten kalın giyinen bir insanım bir de memleket iskandinav olunca yanıma palto falan mı alsam diye düşünmüyor değilim. Gönlümden geçen o ki tüm Fin pilotlarla tanışayım, her sektörde başarılılar ya adamlar formulasından tut ralisine dek.
Dört tekerli olsun da ehehe. Mesela bir Fin ile aramda böyle bir diyalog geçse, her türlü motor sporlarında iyisiniz maşallah desem, o da dese dört tekerli oduktan sonra gerisi kolay yiğenim diye, alnından öperim ben o Fin'i. Neyse bizim yiğenler gelmiş onları görünce tekrar bu büyüme mevzusunu düşündüm.
Ayça Hanımcık 5 yaşında olsa gerek pek prenses gibi maşallah, bir de konuşması pek düzgün pek kibar, onunla boyama yaptık azcık, biraz da yapboz. Bir de
Arda Bey var o da yeni yeni ayaklanmış, poposundaki beziyle bir miktar ördeği andırıyor. Gözler pek mavi iki gencin de. Düşününce bak bu gençler ikibinli yıllarda doğdu. Bana sorsan doğmam ben doksandan sonra ama işte doğmuş bunlar da sokağa atamazsın ya bağrımıza basıyoruz ailecek.
Ehehee. Neyse ne diyordum ben doksandan sonra doğsam iyice uyuz bir tip olurdum herhalde. Seksenden de önce doğsam o da garip olurmuş. Tam iyi doğmuşum yani. İnsan her şeyden önce nereye doğacağını bilmeli.
Doğum bu en önemli organ. Bir de Doğuş vardı, çıplak ayakla klip çekti gözümden düştü, bir de kapuera falan yaptı gibi hatırlıyorum ama o kısmı kendim de eklemiş olabilirim beyaz keten bol eşofman falan, en kötüsü de Hilal Cebeci'yi tercih etmesi olabilir mi? Kim bilir burdan kötü görünen yakından iyi görünüyordur belki. Okuldaki gençleri bir göresim var gitmeden, göresim olan çok insan var ama gitmeden sığdıramayacağım kuvvetle muhtemel, ne demişler, nasip. Müzik konusunda da
Nağme Hanım'la bir oturup konuşsak iyi olacak, bazı kararları tek başıma almamın hatta bazı işleri tek başıma yapmamın zamanı geldi de geçiyor bile. Şu
Leman Sam'ın
Bebeğim şarkısındaki davulcuyu da şarkının üçüncü dakikasının 48. saniyesinden sonraki kick vuruşları için bulur alnından öperim. Kısa ama en sevdiğim tipte hareketler bunlar. Bir de
Tolay çok seviyorum, çok dinliyorum bu aralar, tavsiye de ederim çok!