Pazar, Temmuz 20, 2008

Çarşamba, Temmuz 16, 2008

Perkele *

İlk Not : Dün annemin doğum günüydü, kendinisini en içten dileklerimle kutluyorum bilmiyorum bu satırları ne zaman okur ama tüm anneler federasyonunu da saygıyla selamlıyorum. Anneler olmasa biz bir hiçiz.

Her zaman çok içime oturmuş bir olayı paylaşmak istiyorum. Şimdi yağmurlu hava, hazırlıksız yakalandık, ne yapacağız hemen bir tente olsun, saçak olsun, çıkıntılı ön cephe olsun bir yerin altına sığınacağız. Sonra çıkmak gerekecek tabi tüm gün orda kalınmaz, tam yağmur bitmiş diyelim, o kuru kalmanın verdiği gurur ile adımımızı saçağın sınırından dışarı atacakken, tam o saçak, tente ya da cephenin kenarında birikmiş sular, armut büyüklüğünde bir damla oluşturup beyne taş atılmışçasına düşmez mi ya, işte ben o an hayattan soğurum, sersemlerim. O kadar kuru kal sonra el bombası kadar bir su damlası içinde boğul, bir de o damlanın parçacıkları alından, kulaktan, yer yer burundan, enseden süzülmez mi. Ah ah! İçim sıkıldı samimi diyorum.

Bir de az önce yaşadığımız bir şery girdiğimiz dükkanda yer arıyorduk üç kişi oturacak, yoktu da sonra bir adam vardı tek kişi oturuyordu 4 kişilik yerde, adam kalktı bize yer verdi sağolsun ama suratındaki ifade "tamam tamam hadi geç bu seferlik hadi tamam affetttim, ya geç tamam oooof" ifadesiydi bilmem analtabildim mi. Ensteresan oldu.

Pek değerli bir dostumuz var uzaklarda, duyduk ki oralarda biraz "gülmeyi unutmuş", yeni başlangıçlarının kahkahalarına vesile olmasını diliyorum. Bize okudukça bir tanıdıklık hissedip gülümsemek de yeter, saygılar sevgiler: ...yolboyu kadar...




* Perkele de Fince öğrendiğim ilk kelimelerden birisi dur bakalım şaşıracaklar mı.

Salı, Temmuz 15, 2008

İyi Doğduk Biz

Geçen gün birisine de bahsettim kimdi hatırlamıyordum ama ilk doksanlı yıllarda da çocuk doğuyormuş fikrini kabullendiğim günü daha dün gibi hatırlarım. Çiçekli bahçemizin yollarında koşar gibi hatırlarım. Düşünün ben doksandan sonra insan doğmaz diye düşünürken, o yıllarda doğan insanlar da biz de büyümüşüz de karşılıklı muhabbet ediyoruz. Lisede okuyor konuştuğum insan, ama çocuk lisesli değil de genç liseli olmuş az çok. Kaçlısın sen diyorum bir an, o da diyor doksanlıyım -ki bunun doksan bir, doksan ikisini de gördüm, yaşadım sonradan- ben de içimden ya da dışımdan hımmm ben en son 89'da doğar insan sonra doğmaz sanıyordum diye geçiriyorum. Hayır mantıklı düşününce insan gayet de diyor yahu benden 5 yıl sonra da 10 yıl sonra da 20 yıl sonra da insan doğdu, doğar ama bir an boş bulununca doğmaz da diyor insan. Neticede beynim hâlâ ufak çoğu zaman. Bugün az çok bavul hazırlamaya giriştim, kotlar, tişörtler, kazaklar ve hırkalar derken doldu sayılır bavul. Ben zaten kalın giyinen bir insanım bir de memleket iskandinav olunca yanıma palto falan mı alsam diye düşünmüyor değilim. Gönlümden geçen o ki tüm Fin pilotlarla tanışayım, her sektörde başarılılar ya adamlar formulasından tut ralisine dek. Dört tekerli olsun da ehehe. Mesela bir Fin ile aramda böyle bir diyalog geçse, her türlü motor sporlarında iyisiniz maşallah desem, o da dese dört tekerli oduktan sonra gerisi kolay yiğenim diye, alnından öperim ben o Fin'i. Neyse bizim yiğenler gelmiş onları görünce tekrar bu büyüme mevzusunu düşündüm. Ayça Hanımcık 5 yaşında olsa gerek pek prenses gibi maşallah, bir de konuşması pek düzgün pek kibar, onunla boyama yaptık azcık, biraz da yapboz. Bir de Arda Bey var o da yeni yeni ayaklanmış, poposundaki beziyle bir miktar ördeği andırıyor. Gözler pek mavi iki gencin de. Düşününce bak bu gençler ikibinli yıllarda doğdu. Bana sorsan doğmam ben doksandan sonra ama işte doğmuş bunlar da sokağa atamazsın ya bağrımıza basıyoruz ailecek. Ehehee. Neyse ne diyordum ben doksandan sonra doğsam iyice uyuz bir tip olurdum herhalde. Seksenden de önce doğsam o da garip olurmuş. Tam iyi doğmuşum yani. İnsan her şeyden önce nereye doğacağını bilmeli. Doğum bu en önemli organ. Bir de Doğuş vardı, çıplak ayakla klip çekti gözümden düştü, bir de kapuera falan yaptı gibi hatırlıyorum ama o kısmı kendim de eklemiş olabilirim beyaz keten bol eşofman falan, en kötüsü de Hilal Cebeci'yi tercih etmesi olabilir mi? Kim bilir burdan kötü görünen yakından iyi görünüyordur belki. Okuldaki gençleri bir göresim var gitmeden, göresim olan çok insan var ama gitmeden sığdıramayacağım kuvvetle muhtemel, ne demişler, nasip. Müzik konusunda da Nağme Hanım'la bir oturup konuşsak iyi olacak, bazı kararları tek başıma almamın hatta bazı işleri tek başıma yapmamın zamanı geldi de geçiyor bile. Şu Leman Sam'ın Bebeğim şarkısındaki davulcuyu da şarkının üçüncü dakikasının 48. saniyesinden sonraki kick vuruşları için bulur alnından öperim. Kısa ama en sevdiğim tipte hareketler bunlar. Bir de Tolay çok seviyorum, çok dinliyorum bu aralar, tavsiye de ederim çok!

Pazar, Temmuz 13, 2008

Last Fm'e Dair

Yahu bu Last Fm gerçekten pek güzel bir şey, iki gündür sadece bir kaç parçasını bildiğim ama pek sevdiğim iki isim yazdım Last Fm radyosuna, pek çok pek çok güzel şarkılar çaldı bana saatlerce. Kullananınız varsa sizlere de söyliyim Elysian Fields ve Oi Va Voi yazdım. Bir de üstüne üstlük dinlediğiniz gruplarla ilgili sürekli ekranda bilgi vermesi beni pek mutlu ediyor. Şimdi de Fantomas yazdım ya bakalım hayırlısı. Eskiden gün içinde notlar alırdım, biloğuma güzel güzel şeyler yazardım, artık almaz oldum (sen gelmez olduuun yariiim) ama yine karar değiştirdim, yine olsa yine alırım.

Cuma, Temmuz 04, 2008

Deneyimlerinizi Paylaşma Zamanı

Yahu aklımda bir kaç soru var bunlara da birer cevap lazım, yurtdışı konusunda biraz deneyimsiz (biraz değil hiç) birisi olarak bu sorularıma cevap arıyorum, beni sabahın köründeki sedasayanımsı programlara çıkmak zorunda bırakmadan cevaplarsanız sevinirim.

Şimdi efendim benim valizimden ziyade bir de gitarımı götürmem gerek gittiğim kampın amacı gereği, bu durumda gitarı bagaja vermek istemiyorum, yanıma almak istiyorum, THY'ye telefon edip sorduğumda biz bilmeyiz kapıdaki görevliler bilirler dediler, ben şimdi bir sert kılıf bulup bagaja mı versem, yoksa yumuşak bez gitar kılıfına koyarak yanıma almaya mı kassam, yanıma alsam çok iyi olacak yahu.

Bir de gideceğim ailenin babasına ve oğluna ne alsam bilemiyorum, şöyle ki iki ipucum var, sigara içilen bir aile bol bol, oğlan benden bir yaş küçük ve gitar çalıyor ama ben yine de Türkiye'ye has bir şeyler olsa diye düşünüyorum, erkeklere hediye almak gerçekten çok zor.lıma sorular geldikçe tekrar soracağım, cevaplar arıyorum, bana laflar hazırlayın. Eehehe.

Beden Ve Ruh

Fikrinden, cisminden geçtim bari ismini hatıramda yaşatabileyim
Korkularımı yendim anladım geç de kaldım ama bir tesadüf yarat, seni görebileyim

Esaret zor biliyor musun, dört duvar da değil seninkisi
Zamanı, mekanı, dermanı da yok, yüreğimdeki prangasın, bunu bilesin

Seslensem duyar mısın? Sesime bir ses de sen yakar mısın?
Düşlerinde bana da yer verir misin? Bana koşut koşar mısın?
Alevi sarsa da dört bir yanımı, inan ki söndürmem, yakarım sana karşı duran yanımı Maksadım seni incitmek değil niçin beni anlamazsın
İşim küllerle değil korla benim, bana karşı neden bu denli soğuk ve yabancısın?

Duymak istemesen de hayalin tek elimde, söyleyeyim
Kimselere verme niyetinde de değilim
Bitap düştü bedenim lâkin ruhum hâlâ ilk günkü gibi
Sabrımı sınıyorsan şayet engel değil bu ayrılık o vakit
Günler kavuşturur yeniden bizi elbet
Bir sahil kahvesi veya yer de önemli değil, orayı sen seç

Nedensiz değil bu haykırış, ne de olsa çaresize olmaz çözüm hiç bir yakarış
Ürkme, sakınma sevgiden, beni sevmekten; biz bir çift bedeniz dünya üzerinde
Ama tek bir ruhuz kavuşacağımız ebediyette






Güfte : Egecan Erdoğan
Beste : Emir Aksoy






Not : 2006 yılında yaptığımız bu eseri bu sabah tekrar kaydetmek geldi içimden, bu vesileyle de biloktan sizlere sunmuş oluyorum en oturmuş bestelerimden birisini, saygılarımız sevgilerimiz Egecan Bey'e. Bir de bu fotoğrafı pek çok severim. Dinlemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayıp indirmeniz yeterli olacaktır.




Perşembe, Temmuz 03, 2008

Format

Bilgisayara artık bir kısayol tuşu atayabileceğim sıklıkta format atar oldum. Virüs programı yüklemeyi sevmiyorum çok yavaşlatıyor diyerek baktım bilgisayar teklemeye başladı hemen çaaaat diye formatı vuruyorum kafasına. (cümle çok kötü olmuş da neresinden düzelteceğimi şaşırdım vaz geçtim) Mesela Shift + F bir tehdit kısayolu olabilir bilgisayara, şayet takılmaya devam edersen tepkim sert olacak kısayolu. Eğer değişen bir şey olmasa da F + Del tuşlamasıyla bilgisayara format atılmalı. Format atmanın süresine (yaklaşık 45 dakika) hiç üzülmüyorum da çoğu programı her seferinde tekrar kurmak çok ağır geliyor bana genelde. Öyle bir paket olsa, tıklayınca tüm programlarım tekrardan yüklense etse nasıl da güzel olur aslında değil mi. Bilgisayardan anlayanlara sesleniyorum bana böyle bir güzellik yapın, tek tuşla tüm updateler efendim setuplar falan olsun bitsin. Bir de ne yaparsam yapayım medya pıleyır takılmasın istiyorum, şarkının en gaz yerinde kesilip tekrar geri gelmesi kadar üzücü ve ritm kaçırtıcı bir şey yok! Hayat ne kadar zor bazen değil mi.




çok güzel şarkıdır
dinleyin mutlaka